SANATIN SONU KENDİMCE
DEĞERLENDİRME VE ÖZETİMDİR. KİTABIN ANLATTIKLARINDAN YOLA ÇIKARAK BENİM BAKIŞ
AÇIMA GÖRE YAZILMIŞTIR.
Kitap sanatın sonunun neden geldiği hakkında fikirler
vermektedir bunları da bölümler halinde maddeleştirmiştir. 6 bölüm halinde bunları
incelemiştir. Postmodern sanat (GÜNCEL SANAT)'ın çıkışı ile birlikte sanatın
neden değiştiğini sorgulayan kitap modern sanatın eksikliklerinden doğan
sıkıntılarını postmodern sanatın nasıl karşıladığını aslında karşılayamadığını
anlatmaktadır.
(siz güzel sanatlarda okuyan arkadaşlarımıza söylüyorum
arkadaşlarım güncel sanatla ilgili sıkıntılardan haberdarsınız sizlerde modern
sanatın üslubu ile işler üretiyorsunuz ve derslerde bu üretimlerinizi anlatmaya
çalışıyorsunuz işte bunları göz önüne alırsanız bu kitabı anlamak sizler için
çok daha kolay olur eğitiminizle özdeşleştiriniz.)
Bölümler halinde sanatın neden sonunun geldiğini anlatan
kitap 1. bölümden başlayarak öncelikle modern sanatın değişerek nasıl
postmodern sanat anlayışına dönüştüğünü açıklamaya çalışacağım.
BÖLÜM 1
SANATTA NÖBET
DEĞİŞİMİ
Başlığından anlayacağımız gibi sanatın değişimini inceleyen
bu bölümde kübizm ve soyut sanat sergisinden bahsediliyor. Daha doğrusu bu
sergideki bazı sıkıntılardan bahsediliyor. Bunlar neydi modern sanat anlayışı
ile üretilen eserlerin aslında çok da anlaşılamadığından yakınılıyordu. Çünkü
bu işlerin hepsi geleneksel üsluplarla üretilmişlerdi. Yani form, ritim, denge,
ışık, renk, estetik gibi anlayışlarla üretiliyordu. Ancak izleyiciler bunları
anlayamıyordu. Nedeni çok basitti bu anlayışla üretilen işlerden anlayabilmek
için belli bir algı gerekiyordu, estetik algısı, form anlayışından anlamak
gerekiyordu ancak izleyici yani halk bu eğitimi almadığından dolayı bundan
bihaberdi. Bu sanat anlayışın sadece bu sanattan anlayan belli bir zümreye ait
olmasından yakınan Postmodern Sanatçılar yani (güncel sanatçılar) bu durumun
değişmesi gerektiğini düşünerek sanat anlayışını değiştirmeye çalışmışlardır. Özetle
1. bölümde bu konular üzerinde devam eden tartışmalardan bahsediliyor.
BÖLÜM 2
ESTETİĞİN KÖTÜLENİŞİ
Estetiğin kötülenişi de birinci bölümle bağlantılı olarak 2.
madde de başlık olarak karşımıza çıkıyor. Estetiğin kötülenişi postsanat
anlayışından bahsederken sanatın halkın algısına, anlayışına hitap edecek
şekilde olması gerektiğini düşündükleri için estetiği sanat anlayışından
dışlamışlardır. Sanat eserlerini izleyen seyirciler yani halk estetik bilince
sahip olmak zorunda değildir. Bu yüzden de halkın sanatı anlamadığını
düşündüklerinde bir şeylerin değişmesi gerektiği fikrine kapılan postsanatçılar
estetiğin sanatın merkezinden dışlanarak sanat anlayışının bir özelliği
olmaktan çıkartmıştır. Yani sanatı halkın anlayabileceği bir seviyeye indirmek
için ilk adımı atmışlardır. Artık sanat halka daha yakındır demek
istemişlerdir. postmodern sanatçılar sanatın estetik anlayışı olan belli bir
zümreye ait olmadığını göstermek istemişlerdir.
BÖLÜM 3
YENİ UFUKLAR AÇAN
ENTROPİ
post modern sanat anlayışına göre sanat artık yerler şeyler
ve insanları konu alıyor ve eleştirel yaklaşıyor hayata bunu yaparken de
estetik form renk gibi olguları da dışlıyor. Yeni ufuklar açtığını söylüyoruz
ancak durum hiç de öyle değil çünkü sanat artık hayatın bir kopyası haline
gelmeye başlıyor. Çünkü mekânlar, yaşanan insani durumlar ve günlük kullanılan nesneler
üzerinden yapılan eleştirel sanat yani postsanat hayatın tekrarı ve kopyası
haline gelmeye başlıyor. Çünkü konu bakımından insana yeni bir şeyler katmıyor
aslında. Bu yüzden de modern sanatın bir paradoksu haline geliyor. postsanat
fikir verme üzerinde duran ve bunu da hayatın ta kendisinden yapan yani gerçek
sanat olduğunu ilan eden ancak bir o kadar da hayatı kopya eden bir sanat
anlayışı haline gelmiştir.
BÖLÜM 4
BİLİNÇ DIŞI KÜLTÜRÜN
ÇÖKÜŞÜ
Bilinç dışının da aynı estetik gibi dışlanmasıyla artık
sanat üretimi sadece hazır olanlar üzerinden ilerlemeye mecbur kalmıştır. Bu da
aynı 3. bölümdeki nedenlere bağlı olarak gelişen bir durum olmaktadır. Konu
olarak hayatı (yerler, şeyler, insanlar) alan postsanat, hayal gücünü, bilinç
dışı üretimi buna bağlı olarak estetiğin de dışlanmasıyla adeta duygu biçimini
hiçe sayarak sanatı sadece olağan kılmıştır. Aslında bize verdiği fikirler var
olanlar üzerinden gelişmiştir. Geleneksel sanatçı doğada gördüğünden daha güzel
bir şey yaratamazken modern sanatçı sonsuz olana doğru yönelmek ister.
postsanat sıradan sanattır ancak yine de halk bu sanatı anlayamaz bilinç
dışının yok olması sanatı daha anlaşılır kılmadı. Kısaca bilinç dışı kültüre
içe yöneliş diyebiliriz.
BÖLÜM 5
AYNA AYNA, DÜNYEVİ
DUVARDAKİ AYNA, NEDEN SANAT ARTIK EN DOĞRU DİN DEĞİL: KENDİNE İNANCINI YİTİREN
TANRI
Van gogh resim inanç demektir, yalnızca ellerle değil,
ruhlarımızın derinliklerinde olan kaynak tarafından da yaratılır. Demiştir. Sanat
dini sıradan dinin yerini alır. Van gogh
sanatın değerine dem vurmuştur. Ve sanatın yozlaşmayacağını belirtmiştir ancak
sanat yozlaşmıştır. vangogh bir sanat
tacirinin eline düşmektense kıt kanaat yaşamayı tercih ederim der. Burada
sanata ve ona verdiği değere nasıl baktığını anlıyoruz. Şimdi postsanatçılar
arasında en popüler olanlardan warhol günümüz sanatı için ben ticari sanatçıyım
ve dünyada en değerli şey para ise ben ne kadar çok kazanırsam o kadar değerli
olurum sanatım da o kadar değerlidir der. Yani artık sanat para ile popülerlik
ile aynı yelpaze içerisine girmiş bulunmaktadır. Ve warholun sanat anlayışı
tamamen derinlikten yoksundur sanatı satılık bir meta haline gelmiştir. Yani
sanat artık kendine inancını yitirmiştir. Çünkü artık yozlaşmıştır, popüler
olmak zorunda kalmıştır, para kazandırmalıdır ve sadece maddi bir değer ile
karşılık bulur bu da sanatın kendine inancını yitirmiş olması demektir.
BÖLÜM 6
ATÖLYEYİ TERK EDİP
YENİDEN YAPILANDIRMAK
Sanatı halka indirgemek ve herkesin sanatçı olması aynı
zamanda sanatın biricikliğini ortadan kaldırma durumunu üstlenen
postsanatçıların anarşist tavırlarının doğru olduğunu düşünüyorum ancak bunu
başaramadıkları da bir gerçektir. Çünkü sanatın sokakta halk ile iç içe
yapılması tüketilmesi gerektiğine inanan postsanatçılar aslında yaptıkları
performanslarla aktivist eylemlerle ya da yerleştirmeleri ile pek de halka
indirgenmiş bir sanat anlayışından bahsedemeyiz. Evet, sanatçı atölyesinde
dünyadan kopuk bir biçimde sanat üretiminden şikâyetçi olmaları onları haklı
kılıyor ama bu sanat anlayışı ile halkın bu sanatı tüketmesi çok gerçekçi bir
yaklaşım olmamıştır. Kitabın yazarı DONALD KUSPİT'e göre sanatın sonu bütün
kitabın maddelerince gelmiştir. Ancak hala bir umut vardır. Yeni eski ustalar,
söz konusu kavram nesnede olmadığı sürece malzemede yaşama geçirilip, malzeme
de var olmadıkça sanat diye bir şeyden söz edilemeyeceğini ortaya koyuyorlar. Kısacası
yeni eski ustalar, hem estetik bir yankıya sahipler hem de geleceği
görebiliyorlar. Onların sanatı postsanatı hiçe sayarak yüksek sanatı
canlandırıyorlar. Sanatı hem estetik bilince kavuşturuyorlar aynı zaman da
dünya ya yönelik eleştirel bilincini yitirmeden.
güzel bir yazı olmuş arkadaşım eline sağlık;)
YanıtlaSilellerinize sağlık işime çok yaradı
YanıtlaSil