24 Haziran 2012 Pazar

Sanatın Sonu Kitabı Hakkında




SANATIN SONU KENDİMCE DEĞERLENDİRME VE ÖZETİMDİR. KİTABIN ANLATTIKLARINDAN YOLA ÇIKARAK BENİM BAKIŞ AÇIMA GÖRE YAZILMIŞTIR.

Kitap sanatın sonunun neden geldiği hakkında fikirler vermektedir bunları da bölümler halinde maddeleştirmiştir. 6 bölüm halinde bunları incelemiştir. Postmodern sanat (GÜNCEL SANAT)'ın çıkışı ile birlikte sanatın neden değiştiğini sorgulayan kitap modern sanatın eksikliklerinden doğan sıkıntılarını postmodern sanatın nasıl karşıladığını aslında karşılayamadığını anlatmaktadır.

(siz güzel sanatlarda okuyan arkadaşlarımıza söylüyorum arkadaşlarım güncel sanatla ilgili sıkıntılardan haberdarsınız sizlerde modern sanatın üslubu ile işler üretiyorsunuz ve derslerde bu üretimlerinizi anlatmaya çalışıyorsunuz işte bunları göz önüne alırsanız bu kitabı anlamak sizler için çok daha kolay olur eğitiminizle özdeşleştiriniz.)

Bölümler halinde sanatın neden sonunun geldiğini anlatan kitap 1. bölümden başlayarak öncelikle modern sanatın değişerek nasıl postmodern sanat anlayışına dönüştüğünü açıklamaya çalışacağım.
 
           
BÖLÜM 1
SANATTA NÖBET DEĞİŞİMİ

Başlığından anlayacağımız gibi sanatın değişimini inceleyen bu bölümde kübizm ve soyut sanat sergisinden bahsediliyor. Daha doğrusu bu sergideki bazı sıkıntılardan bahsediliyor. Bunlar neydi modern sanat anlayışı ile üretilen eserlerin aslında çok da anlaşılamadığından yakınılıyordu. Çünkü bu işlerin hepsi geleneksel üsluplarla üretilmişlerdi. Yani form, ritim, denge, ışık, renk, estetik gibi anlayışlarla üretiliyordu. Ancak izleyiciler bunları anlayamıyordu. Nedeni çok basitti bu anlayışla üretilen işlerden anlayabilmek için belli bir algı gerekiyordu, estetik algısı, form anlayışından anlamak gerekiyordu ancak izleyici yani halk bu eğitimi almadığından dolayı bundan bihaberdi. Bu sanat anlayışın sadece bu sanattan anlayan belli bir zümreye ait olmasından yakınan Postmodern Sanatçılar yani (güncel sanatçılar) bu durumun değişmesi gerektiğini düşünerek sanat anlayışını değiştirmeye çalışmışlardır. Özetle 1. bölümde bu konular üzerinde devam eden tartışmalardan bahsediliyor.


BÖLÜM 2
ESTETİĞİN KÖTÜLENİŞİ

Estetiğin kötülenişi de birinci bölümle bağlantılı olarak 2. madde de başlık olarak karşımıza çıkıyor. Estetiğin kötülenişi postsanat anlayışından bahsederken sanatın halkın algısına, anlayışına hitap edecek şekilde olması gerektiğini düşündükleri için estetiği sanat anlayışından dışlamışlardır. Sanat eserlerini izleyen seyirciler yani halk estetik bilince sahip olmak zorunda değildir. Bu yüzden de halkın sanatı anlamadığını düşündüklerinde bir şeylerin değişmesi gerektiği fikrine kapılan postsanatçılar estetiğin sanatın merkezinden dışlanarak sanat anlayışının bir özelliği olmaktan çıkartmıştır. Yani sanatı halkın anlayabileceği bir seviyeye indirmek için ilk adımı atmışlardır. Artık sanat halka daha yakındır demek istemişlerdir. postmodern sanatçılar sanatın estetik anlayışı olan belli bir zümreye ait olmadığını göstermek istemişlerdir.


BÖLÜM 3
YENİ UFUKLAR AÇAN ENTROPİ

post modern sanat anlayışına göre sanat artık yerler şeyler ve insanları konu alıyor ve eleştirel yaklaşıyor hayata bunu yaparken de estetik form renk gibi olguları da dışlıyor. Yeni ufuklar açtığını söylüyoruz ancak durum hiç de öyle değil çünkü sanat artık hayatın bir kopyası haline gelmeye başlıyor. Çünkü mekânlar, yaşanan insani durumlar ve günlük kullanılan nesneler üzerinden yapılan eleştirel sanat yani postsanat hayatın tekrarı ve kopyası haline gelmeye başlıyor. Çünkü konu bakımından insana yeni bir şeyler katmıyor aslında. Bu yüzden de modern sanatın bir paradoksu haline geliyor. postsanat fikir verme üzerinde duran ve bunu da hayatın ta kendisinden yapan yani gerçek sanat olduğunu ilan eden ancak bir o kadar da hayatı kopya eden bir sanat anlayışı haline gelmiştir.



BÖLÜM 4
BİLİNÇ DIŞI KÜLTÜRÜN ÇÖKÜŞÜ

Bilinç dışının da aynı estetik gibi dışlanmasıyla artık sanat üretimi sadece hazır olanlar üzerinden ilerlemeye mecbur kalmıştır. Bu da aynı 3. bölümdeki nedenlere bağlı olarak gelişen bir durum olmaktadır. Konu olarak hayatı (yerler, şeyler, insanlar) alan postsanat, hayal gücünü, bilinç dışı üretimi buna bağlı olarak estetiğin de dışlanmasıyla adeta duygu biçimini hiçe sayarak sanatı sadece olağan kılmıştır. Aslında bize verdiği fikirler var olanlar üzerinden gelişmiştir. Geleneksel sanatçı doğada gördüğünden daha güzel bir şey yaratamazken modern sanatçı sonsuz olana doğru yönelmek ister. postsanat sıradan sanattır ancak yine de halk bu sanatı anlayamaz bilinç dışının yok olması sanatı daha anlaşılır kılmadı. Kısaca bilinç dışı kültüre içe yöneliş diyebiliriz.



BÖLÜM 5
AYNA AYNA, DÜNYEVİ DUVARDAKİ AYNA, NEDEN SANAT ARTIK EN DOĞRU DİN DEĞİL: KENDİNE İNANCINI YİTİREN TANRI

Van gogh resim inanç demektir, yalnızca ellerle değil, ruhlarımızın derinliklerinde olan kaynak tarafından da yaratılır. Demiştir. Sanat dini sıradan dinin yerini alır.  Van gogh sanatın değerine dem vurmuştur. Ve sanatın yozlaşmayacağını belirtmiştir ancak sanat yozlaşmıştır.  vangogh bir sanat tacirinin eline düşmektense kıt kanaat yaşamayı tercih ederim der. Burada sanata ve ona verdiği değere nasıl baktığını anlıyoruz. Şimdi postsanatçılar arasında en popüler olanlardan warhol günümüz sanatı için ben ticari sanatçıyım ve dünyada en değerli şey para ise ben ne kadar çok kazanırsam o kadar değerli olurum sanatım da o kadar değerlidir der. Yani artık sanat para ile popülerlik ile aynı yelpaze içerisine girmiş bulunmaktadır. Ve warholun sanat anlayışı tamamen derinlikten yoksundur sanatı satılık bir meta haline gelmiştir. Yani sanat artık kendine inancını yitirmiştir. Çünkü artık yozlaşmıştır, popüler olmak zorunda kalmıştır, para kazandırmalıdır ve sadece maddi bir değer ile karşılık bulur bu da sanatın kendine inancını yitirmiş olması demektir.




BÖLÜM 6
ATÖLYEYİ TERK EDİP YENİDEN YAPILANDIRMAK

Sanatı halka indirgemek ve herkesin sanatçı olması aynı zamanda sanatın biricikliğini ortadan kaldırma durumunu üstlenen postsanatçıların anarşist tavırlarının doğru olduğunu düşünüyorum ancak bunu başaramadıkları da bir gerçektir. Çünkü sanatın sokakta halk ile iç içe yapılması tüketilmesi gerektiğine inanan postsanatçılar aslında yaptıkları performanslarla aktivist eylemlerle ya da yerleştirmeleri ile pek de halka indirgenmiş bir sanat anlayışından bahsedemeyiz. Evet, sanatçı atölyesinde dünyadan kopuk bir biçimde sanat üretiminden şikâyetçi olmaları onları haklı kılıyor ama bu sanat anlayışı ile halkın bu sanatı tüketmesi çok gerçekçi bir yaklaşım olmamıştır. Kitabın yazarı DONALD KUSPİT'e göre sanatın sonu bütün kitabın maddelerince gelmiştir. Ancak hala bir umut vardır. Yeni eski ustalar, söz konusu kavram nesnede olmadığı sürece malzemede yaşama geçirilip, malzeme de var olmadıkça sanat diye bir şeyden söz edilemeyeceğini ortaya koyuyorlar. Kısacası yeni eski ustalar, hem estetik bir yankıya sahipler hem de geleceği görebiliyorlar. Onların sanatı postsanatı hiçe sayarak yüksek sanatı canlandırıyorlar. Sanatı hem estetik bilince kavuşturuyorlar aynı zaman da dünya ya yönelik eleştirel bilincini yitirmeden.

2 yorum: